GİRİŞ
Fikri hak, bir fikir sonucu ortaya çıkmış ürünleri koruyan haklara verilen genel bir addır. Bu ürünlerin insan zekasıyla, yeteneğiyle ortaya çıkmış olması temeldir. Bu ürünler edebiyat ve sanat eserleri, tasarımlar, bilgisayar programları gibi bir fikir ve yetenek sonucu olarak ortaya çıkmış ürünleri kapsar. Mimari eserler, projeler ve tasarımlar da bu ürünler kapsamına girmekte olup insan zekâsı ve yaratıcılığının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Dolayısıyla bu eserlerin himaye altına alınması fikri haklar kapsamındadır. Bu makalede, genel olarak eser kavramına, mimari projelerde fikri hakların kavramı incelenecek olup bu çerçevede mimari projelerin FSEK uyarınca hukuki himayesinin de altı çizilerek, telif hakları, hakların devri ve bunlara ilişkin yasal yollar gibi yüksek önem arz eden konulardan da bahsedilecektir.
1. FSEK Kapsamında Eser Kavramı
Fikir ve sanat eserleri kanunun şüphesiz ki en önemli kavramı eserdir. Eser olarak ortaya konulan ürünün korunması ve hangi şartlarda tümüyle eser sayılacağı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda belirtilmiştir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) 1. maddesine göre eser, “sahibinin hususiyetini taşıyan ve aşağıdaki hükümler uyarınca ilim ve edebiyat, musikî, güzel sanatlar veya sinema eserleri sayılan her nevî fikir ve sanat mahsulüdür.” şeklinde tanımlanmıştır. Kanun’un 1 inci maddesine göre, bir fikir ürününün eser olarak vasıflandırılabilmesi için, iki unsurun bulunması gerekir. Bunlar, fikrî çalışmasının sahibinin özelliğini taşıması ve Kanun’da sayılan eser türlerinden olmasıdır. [1]
Fikrî bir çalışma, ancak dış dünyaya aksettirildiği ve üçüncü kişilerin duyularına hitap edecek niteliğe büründüğü takdirde eser niteliğini kazanabilir. Diğer bir ifadeyle, insanın düşünceleri değil, bunların dış âleme yansıdığı biçim eser olarak koruma altındadır.[2] Ayrıca, bir fikir ürünün eser olarak kabul edilebilmesi ve hukuki himaye görebilmesi için, sahibinin özelliğini taşıması ve FSEK’te sayılan eser türlerinden olması gerekmektedir.
Mimarlık projelerinde sahibinin hususiyetini taşıma unsurunun tespiti, diğer ilim ve edebiyat eserlerine göre zor olabilir. Zira mimarlık projelerinde genellikle ortak bilimsel teknik ve metotlar kullanılarak, bir takım mevzuat hükümlerine uygun plan ve projelerin oluşturulması söz konusu olabilecektir. Üstelik mimarlık projelerinin oluşturulmasında eser sahibinin teknik yardımcılardan faydalanması olasıdır. Günümüzde hemen her mimarlık projesinin bilgisayar yardımıyla oluşturulduğunu söylemek mümkündür. Bu bağlamda, mimarlık projelerinde hususiyet unsurunun daha esnek değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Eser korumasından faydalanacak bir mimarlık projesinin mutlak yeni olması gerekmez. Bu özellik diğer eser türlerinde de aranmamaktadır.[3]
2. Eser Olarak Mimari Projeler
Mimarî projeler bir yandan bilim ve edebiyat eserlerinin alt grupları arasında, diğer yandan güzel sanat eserleri arasında sayılmıştır. Bilim ve edebiyat eseri olarak nitelendirilen mimarî projelerle ilgili hükme göre: “Bediî vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmî mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, plânlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimarî maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri.”, (FSEK.m.2/I, b.3). [4] Kanundaki maddeye göre, sadece mimari kısım himaye altına alınmakla kalmamış, sahibinin özelliğini taşımak kaydıyla her türlü proje, plan, kroki, tasarım vb. eser olarak kanun tarafından koruma altındadır.
Ayrıca sayılan eser türlerinin estetik (bediî) nitelikte olması gerekmez. Estetik nitelik taşıyan proje ve benzerlerinin eser sayılmayacağı zannedilmemelidir. Eğer bu sayılanlar estetik nitelik taşıyorlarsa, bilim ve edebiyat eseri olarak değil, güzel sanat eseri olarak korunurlar (FSEK.m.4/II). Öyleyse bir mimarî proje, Kanun’da koruma altına alınan pek çok eser türünden farklı olarak, estetik özellik taşısa da taşımasa da himaye görmektedir.
3. MİMARİ PROJELERDE TELİF HAKKI
FSEK’e göre, eser sayılan fikir üzerindeki hak “telif hakkı” olarak tanımlanır. Kural olarak telif hakkı eseri meydana getiren kişiye aittir. Mimarî projede, projeyi çizen kişi eser sahibi sıfatıyla telif hakkından doğan hak ve yetkilere sahip olur. Bu bakımdan eseri meydana getiren kişinin yaşının küçüklüğü, aklî melekelerindeki yetersizlik ve benzer sebeplerin önemi bulunmamaktadır. Örneğin mimarî projeyi çizen, onu meydana getiren kişi, sadece mimarî eseri vücuda getirmekle eser sahibi olur ve eser sahibi olması dolayısıyla telif hakkının ve telif hakkından doğan yetkilerin sahibi olur. Bu bakımdan bir fikir sanat eserini meydana getirmek, bir hukukî işlem değil, bir maddî-hukukî fiilden ibarettir. Telif hakkına sahip olabilmek için, sadece eserin meydana getirilmesi yeterlidir.[5]
Mimarî projede telif hakkına sahip olabilmek için eserin meydana getirilmesi yeterli olup, eserin sicile tesciline, mimarlar odası veya belediye gibi mercilerin onayına gerek bulunmamaktadır. Projenin uygulanması için bu gibi idari işlemlerin yerine getirilmesi gerekse dahi, bu işlemlerin yerine getirilmemiş olması mimarî projenin eser olarak korunmasına engel teşkil etmemektedir.[6]
Telif hakkı, iki yönü bulunan karma nitelikli bir haktır. Bunlar eser sahipliğinden doğan manevi haklar ve mali haklardır. Bu haklar kanunda şu şekilde sayılmışlardır:
1. Manevi Haklar
a) Kamuya Sunma Yetkisi
Kamuya sunma, eser yaratıcısının kişiliğinden veya özel alanından sıyrılarak, insanlığa karışması veya dahil olmasıdır. Kamuya sunma, bir diğer deyişle eser sahibinin eserinin bir kısmını veya tamamının ilk defa herkesçe bilinir hale gelmesiyle, herhangi bir şekle bağlı olmayan ve bir kez gerçekleşen hukuki bir fiildir. Bir eserin ne zaman kamuya sunulacağını belirleme yetkisi de eser sahibinin kendisindedir. Bununla birlikte mimarî projeler bakımından durum biraz farklıdır. Çünkü mimarî projeleri eser sahibi, kendisinden bu yönde talepte bulunanlara karşı ve belirli bir ücret karşılığında hazırlar. Dolayısıyla kamuya sunma ve onu kullanma yetkisini ücret karşılığında projeyi hazırladığı kişiye devretmiş olur. Bu, mimarla projeyi ısmarlayan kişi arasındaki hukukî ilişkiye dayanır. [7]
b) Adını Belirleme Yetkisi
Eserle sahibi arasındaki bağ, ancak adın belirtilmesi suretiyle kurulmaktadır ve bu yetki eser sahibine aittir (FSEK m.15). Mimarî eserlere isim verilmesi alışılmış bir durum değilse de projeye isim vermek gerekiyorsa bu hak ve yetki eser sahibine aittir.
c) Değişiklik Yapılmasını Yasaklama Yetkisi
Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veya eser sahibinin adında kısaltma, ekleme veya değişiklik yapılamaz (FSEK m.16). Yine mimarî projenin değiştirilmesi veya yeni bir şekle sokulması eser sahibinin izni olmadan yapılamayacaktır. Buna ek olarak, eser sahibi değişiklik yapılmasına izin vermiş olsa dahi, eser sahibinin şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin özellik ve bütünlüğünü bozan değişiklikler yapılması eser sahibinin manevî hakkının ihlâli sonucunu doğuracaktır.
Eser sahibinin bu sıfatla haiz olduğu manevi haklardan biri olan, eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı FSEK m. 16 ile düzenlenmiştir. FSEK m. 16/1 düzenlemesine göre, “eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.” Dolayısıyla, FSEK kapsamında korunan bir eserde ve bu arada mimari eserde değişiklik yapılması, eser sahibinin bu kanunda düzenlenen manevi haklarını ihlal etmektedir. Zira eser sahibi, eserinin hangi somut formda kamuya arz edileceğine kendisi karar verdiği gibi (FSEK m. 14/1), eserin bütünlüğünü koruma konusunda da inhisari yetkilere sahiptir (FSEK m. 17/2). Eser sahibinin eserdeki değişiklikleri önleme hakkının amacı, esere eser sahibi tarafından verilmiş olan hususiyetin korunmasıdır. Bir mimari eser, inşa edilmekle alenileşmiş olur ve eserin aleniyete sunulduğu şekil aynı zamanda eser sahibinin bu konudaki tercihini de göstermektedir. Dolayısıyla, değişiklikleri önleme hakkının temelinde ayrıca, mimarın söz konusu eser üzerinden elde ettiği olumlu referansın herhangi bir şekilde zarara uğratılmaması saiki de yatmaktadır.[8]
d) Mimarın Zilyet ve Malike Karşı Hakları
Eser sahibi yaptığı iş karşılığında, belirli bir ücret alarak eseri, onu yapılmasını isteyen kişiye devretmektedir. Örneğin mimarî projeyi yapan mimar, aldığı ücret karşılığında, projeyi sözleşmenin karşı tarafına teslim eder. FSEK’in 17. maddesine göre, eser sahibi, projeyi geçici bir süre için devrettiği kimseden isteyebileceği gibi, projeyi başka işlerde aynen kullanmamak kaydıyla kopyasını alabilecektir.
2. Mali Haklar
a) İşleme Hakkı
İşleme, niteliği itibariyle asıl esere bağlı olarak yapılan fakat ondan bağımsız şekilde değerlendirilebilecek yeni bir eser meydana getirilmesini ifade etmektedir (FSEK m.21). Esasen, projeden yararlanılarak bir mimarî yapının ortaya çıkarılması niteliği itibariyle bir işleme ise de projenin uygulanmasının FSEK’in 22/2. maddesine göre çoğaltma sayılacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. Bu sebeple, yaygın görüşe göre mimari projelerin uygulanmasının işleme eser olarak kabul edilmesi mümkün görünmemektedir.Mimarî projelerin uygulanmasının Kanun’da açıkça işleme eserler arasında belirtilmediğinden hareketle, bunların işleme eser sayılamayacağını söylemek de mümkün değildir. Çünkü işleme eserler Kanun’da sınırlandırıcı biçimde değil, başlıcaları şunlardır denilerek belirtilmişlerdir.[9]
b) Çoğaltma Hakkı
Çoğaltma hakkı da eser sahibinin malî hakları arasındadır (FSEK.m.22). Mimarî projelerin uygulanmasının çoğaltma olarak kabul edilmesi karşısında, çoğaltma hakkının kullanılması sıklıkla kullanılabilecek bir haktır. Nitekim FSEK’in 22/2. maddesine göre projenin uygulanmasının çoğaltma sayılacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. Yine aynı maddeye göre, eğer eserin çoğaltılması gerekiyorsa şüphesiz ki bu eser sahibinin izniyle olmalıdır. Fakat FSEK.m.38’e göre şahsi kullanım amacıyla projenin çoğaltılması eser sahibinin haklarını bu anlamda ihlal eder nitelik taşımaz.
Bir mal varlığı hakkı olan ve temlik edilebilir (devredilebilir) olan çoğaltma hakkı, akdî bir düzenlemenin konusu yapılabilir. Örneğin mimarî eserin (prefabrik aile evleri, özgün unsurlar taşıyan tatil evleri gibi) seri üretim hakkını karşı âkide devretmek mimarın elindedir. Bu izin, fikrî hakların temliki veya tekel niteliğinde olay yahut olmayan bir lisans verme şeklinde de olabilir.[10]
c) Yayma Hakkı
Yayma hakkı çoğaltılan eser nüshalarının satışa çıkarılması, dağıtılması yahut herhangi bir şekilde ticaret mevkiine konulmasıdır (FSEK.m.23). Yayma hakkı genellikle basılı eserler veya sinema eserlerinde geçerli olmakla birlikte, mimarî projenin de yayılması gerekirse, bu hak da münhasıran eser sahibine ait olacaktır. Bu hakkı kullanmak isteyen kişinin eser sahibinden izin alması gerekir.
d) Diğer Mali Haklar
Yukarıda sayılanların dışında, eser sahibinin, eseri üzerinde temsil hakkı, radyo ile yayın hakkı ile pay ve takip hakkı da bulunmaktadır. Fakat bu hakların mimarî projeler üzerinde olduğu söylenemeyecektir. Zira temsil hakkı genellikle tiyatro eserleri hakkında, radyo ile temsil hakkı, radyo ve televizyonlarda gösterilebilecek olan eserler hakkında söz konusudur. Eğer mimarî projenin televizyonda gösterilmesi mümkünse, bu hak münhasıran eser sahibine aittir. Bunu gerçekleştirmek isteyen kişilerin eser sahibinin iznini almaları gerekir. Bir diğer malî hak da pay ve takip hakkıdır (FSEK.m.45) . Pay ve takip hakkı da genellikle güzel sanat eserleri hakkında söz konusudur. Ayrıca bu hakkın kullanılabilmesi için bu konuda kararname çıkarılması gerekir. Bugüne kadar konu ile ilgili bir kararname çıkarılmış değildir.[11]
4.MİMARİ PROJEDE TELİF HAKKININ DEVRİ
FSEK’in 52. maddesi uyarınca, eser sahibinin fikir ve sanat eseri üzerindeki haklarının devri için, eser sahibi ile bu hakları devralacak kişi arasında mutlaka yazılı bir devir sözleşmesi yapılması gerekmektedir. FSEK’te öngörülen bu şekil şartı adi yazılı şekil olup, devir sözleşmesinin noter huzurunda yapılması gerekli değildir. Ancak ispat kolaylığı açısından uygulamada devir sözleşmelerinin noter huzurunda yapıldığı görülmekte ve yaygın olarak noter huzurunda yapılması tavsiye edilmektedir. Sözlü olarak hakkın devredilmesi geçerli değildir. (FSEK.m.52)
Mimari projelere ilişkin olarak mimari proje hazırlama sözleşmesinin niteliği gereği, “çoğaltma hakkı” iş sahibine geçtiğini kabul etmek gerekmektedir. Ancak bu noktada, çoğaltma dışındaki hakların devri için yine yazılı bir devir sözleşmesi yapmak gerekir. Bununla birlikte yapılacak devir sözleşmesi ile büyün manevi ve mali hakların devri mümkün değildir. Zira malî hakların tamamının devredilmesi mümkünken, manevî hakların devri kesinlikle mümkün değildir. Manevî haklar eser sahibinin kişiliğinin bir parçası olduğundan manevi haklar değil, ancak ve ancak manevi hakların “kullanımı” devir sözleşmesine konu olabilecektir.
FSEK’in 52. maddesi uyarınca mali hakların külliyen devri söz konusu olamayacak; telif haklarının devrine ilişkin sözleşmede hangi malî hakların devredildiğinin de tek tek ve açıkça belirtilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, “tüm hakların devredildiğine” ilişkin bir ifade devir için yeterli ve geçerli olmayacaktır.
5. Mimari Projede Değişiklik Yapılması
Uygulamada, mimarlar iş sahibinin talebi ile bir proje çizmekte ve inşaatın başlaması için ilgili idare nezdinde bir takım mimarlık hizmetlerini yerine getirmektedir. Ancak bu aşamadan sonra zaman zaman herhangi bir sebeple iş sahibinin başka bir mimarla anlaşması veya projeyi çizen mimardan izin almaksızın, bu mimarın adıyla ve bazı değişiklikler yapmak suretiyle idareye sunması ve ruhsat alarak inşaata başlaması söz konusu olabilmektedir. Bu halde, eser sahibi olan ilk mimarın eser üzerinde adının belirtilmesi ve eserde değişiklik yapılmasını menetme hakları ihlal edilmektedir.
Bunun yanı sıra, mimarlık projesinin değiştirilmesinin gerekmesi halinde, değişikliğin zorunlu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Proje değişikliği imar planı değişikliği veya ilgili mevzuatta yapılacak bir değişiklikten veya inşaat alanında öngörülemeyen ya da değişikliği zorunlu kılan bir halin meydana gelmesi halinde değişikliği zorunlu olduğu kabul edilecektir. Ancak, bu durumda da değişiklik yapmak üzere, eser sahibi mimarın davet edilmesi gerekir. Mimarın projede değişiklik yapmayı reddetmesi veya değişiklik için fahiş bir ücret talep etmesi halinde yukarıda belirtilen zorunluluğun meydana geldiğinden bahsedilebilecek ve değişikliğin başka bir mimar tarafından yapılabileceği kabul edilebilecektir.
Mimarlık projesinde değişiklikler uygulamada farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bir olayda mimar iş sahibinin isteği üzerine bir proje çizmiş ve inşaatın başlaması için ilgili idare nezdinde bir takım mimarlık hizmetlerini de yerine getirmişken, iş sahibi başka bir mimarla anlaşarak, aynı projeyi yeni anlaştığı mimarın adıyla ve üzerinde bazı değişiklikler yaparak idareye sunmuş ve ruhsat alarak inşaata başlamıştır. Bu durumda eser sahibinin, eseri üzerinde adının belirtilmesi ve eserde değişiklik yapılmasını menetme hakları ihlal edilmiştir.[12]
7. Projede İzinsiz Değişiklik Yapılması Halinde Başvurulabilecek Yasal Yollar
Mimarlık projelerinde eser sahibinin izni alınmaksızın zaman zaman değişiklikler yapıldığı görülmektedir. Yapılan bu değişiklikler eser sahibinin ihlal edildiği anlamına gelmektedir. FSEK’te ilgili maddelerde belirtildiği gibi eserde değişiklik yapma hakkı yalnızca eser sahibine aittir.
Eser sahibinin izni olmaksızın yapılan değişiklik sonucu ihlal olan hak, eser sahibinin manevi haklarındandır. Dolayısıyla manevi hakkı ihlal edilen eser sahibi, bu hakkı ihlal edene karşı manevi tazminat davası açabilir (FSEK.m.70). Ayrıca projesi izinsiz değiştirilen mimar, yine FSEK’in 70. maddesi uyarınca değişiklik sebebiyle kötü bir isim yapar ve kendisine artık iş edinemez hale gelirse maddi tazminat talebiyle dava açabilecektir.
Eser sahibi, eserinde değişiklik yapılmasını önlemek amacıyla tecavüzün men’i davasını (FSEK.m.66,67) da açabilir. Örneğin mimarî projede henüz değişiklik yapılmamış olmakla beraber, değişiklik yapılma tehlikesi varsa, tecavüzün men’i davası açılabilir (FSEK.m.69). Esere bir tecavüz yapılmış ve bu tecavüz sürmekteyse, tecavüzün ref’i davası da açılabilir42. Örneğin mimarî projede değişiklik yapılmış ve yapılan değişikliğe göre, binanın yapılması sürüyorsa, bu dava açılabilir. Bu dava ile birlikte, değiştirilen eserin eski hale iadesi de talep edilebilir. Ancak eser sahibin bu talep hakkı yukarda açıklandığı gibi, Kanun’un 67/IV b. 2 hükmüne göre "toplumun veya malikin haklarını esaslı surette haleldar etmemesine" bağlı tutulmuştur.
8. SONUÇ
Mimari projeler, Fikri Sınai ve Eserler Kanunu’nda geçen diğer birçok ilim ve edebiyat eserleri gibi koruma altındadır. Koruma altındaki bu projeler, kanunda sayılan tıpkı diğer ilim ve edebiyat eserleri gibi insan yaratıcılığının ve zekasının bir ürünüdür. Öte yandan mimari projeler, kanunda sayılan eser türleri gruplarının içerisinde farklı farklı şekilde konumlandırılmıştır. Buna göre, bir mimari proje eğer estetik özellik taşıyorsa güzel sanat eseri, estetik özellik taşımıyor fakat öğretici nitelikteyse ilim ve edebiyat eseri sayılmaktadır. Fakat projenin sıfatı ne şekilde konumlandırılsa konumlandırılsın telif hakkının varlığından söz edilir. Söz konusu telif hakkı ise mali ve manevi olarak kendi içerisinde birtakım yetkiler içerir. Telif hakkın devrinde ise, kural olarak, adi yazılı şekilde yapılması gerekse de buna ilişkin istisnaları mevcuttur. Öte yandan, mimarlık projeleri ve eserlerinin değiştirilmesi uygulamada birçok hukuki ihtilafa sebebiyet vermektedir. Bu hususta anlaşılması gereken en temel nokta, söz konusu değişiklik yapma hakkının münhasıran eser sahibine ait olduğudur. Eğer ki eser sahibinin izni olmaksızın projeler ve eserler üzerinde değişiklik yapılması halinde eser sahibinin buna ilişkin yasal yollara başvurma hakkı haizdir.
Sanat Hukuku Enstitüsü
Proje Direktörü
Av. İlke IŞIKCI
KAYNAKÇA
· Ertaş, Şeref/ Gökyayla, Emre: “Mimari Projeler Üzerindeki Telif Hakkı”, Seyfullah Edis Armağanı İzmir, 2000, s. 407
· Yücel Tunç, Müjgan, “Mimarlık Projeleri ile Mimarlık Eserleri ve Bunlar Üzerinde Değişiklik Yapılması”, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2, İstanbul 2015, s.190
· Gürkaynak, Gönenç/ Karaoğlan, Ceyda/ Gönen, Coşku, “Mimari Yapıların Eser Niteliği ve Eser Sahibinin Değişiklik Yapılmasını Önleme Hakkı”, Fikri ve Sınai Haklar Dergisi, İstanbul 2014, sa.38, s. 7
· CHERPĠLLOD Ivan/ DESSEMONTET François, “(Mimari Eserlerde) Fikri Haklar”, s. 395, bkz. “Les Droits d’auteur”, in. Peter GAUCH/Pierre TERCİER, Das Architektenrecht-Le Droit de l’Architecte, Fribourg 1995, s.405-428
DİPNOTLAR
[1] Ertaş, Şeref/ Gökyayla, Emre: “Mimari Projeler Üzerindeki Telif Hakkı”, Seyfullah Edis Armağanı İzmir, 2000, s. 407
[2] Ertaş, Şeref/ Gökyayla, Emre, s.408
[3] Yücel Tunç, Müjgan, “Mimarlık Projeleri ile Mimarlık Eserleri ve Bunlar Üzerinde Değişiklik Yapılması”, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2, İstanbul 2015, s.190
[4] Ertaş, Şeref/ Gökyayla, Emre, s.409
[5] Ertaş, Şeref/ Gökyayla, Emre, s.410
[6] https://hansu.av.tr/tr/mimari-projeler-ve-telif-hakki/
[7] Ertaş, Şeref/ Gökyayla, Emre, s. 411
[8] Gürkaynak, Gönenç/ Karaoğlan, Ceyda/ Gönen, Coşku, “Mimari Yapıların Eser Niteliği ve Eser Sahibinin Değişiklik Yapılmasını Önleme Hakkı”, Fikri ve Sınai Haklar Dergisi, İstanbul 2014, sa.38, s. 7
[9] Ertaş, Şeref/ Gökyayla, Emre, s.414
[10] CHERPĠLLOD Ivan/ DESSEMONTET François, “(Mimari Eserlerde) Fikri Haklar”, s. 395, bkz. “Les Droits d’auteur”, in. Peter GAUCH/Pierre TERCİER, Das Architektenrecht-Le Droit de l’Architecte, Fribourg 1995, s.405-428
[11] Ertaş, Şeref/ Gökyayla, Emre, s.416
[12] Yücel Tunç, Müjgan, “Mimarlık Projeleri ile Mimarlık Eserleri ve Bunlar Üzerinde Değişiklik Yapılması”, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2, İstanbul 2015, s.194
Comments