top of page
  • Gözde Külekçioğlu

Black Metal ve Aşırı Sağ

Black metal, 1980’lerin başında doğmuş bir ekstrem metal türüdür. Temelde heavy metalin ticarileşmesine ve modern topluma tepki olarak doğan bu türün en karakteristik özellikleri prodüksiyonun düşük kalitede olmasının amaçlanması, gırtlaktan çıkartılan yüksek perde çığlıkların kullanılması ve “corpse paint” denilen siyah beyaz yüz makyajı ile sahneye çıkılmasıdır. Aynı zamanda satanizm, okültizm, din karşıtlığı gibi temalar diğer metal türlerine nazaran daha sık kullanılmaktadır.


1980’lerin başında Venom, Bathory, Mercyful Fate, Celtic Frost gibi ünlü gruplar, death ve thrash metali harmanlayarak black metalin prototipini oluşturmuşlardır. İlk dalga black metal akımı kendine has müzikalitesi ile oldukça başarılı olsa da black metalin black metal olarak dünya çapında ünlenmesi ikinci dalganın etkisiyle olmuştur. İkinci dalga grupları, metale orijinal bir müzik anlayışıyla yaklaşmanın yanı sıra şarkı sözlerinin ötesine geçecek radikal duruşlarıyla metal sahnesine isimlerini yazdıracaklardır.



Peki yenilikçi ve isyankâr bir ruha sahip olan black metal neden faşizm ve diğer ekstrem siyasi ideolojilerle bağdaştırılan bir tür haline geldi? Bu soru black metal türünün metalin popüler türlerinden biri olmasını sağlayan 90’ların erken Norveç black metal sahnesine bakılarak açıklanabilir.


İlk dönem gruplarının yakaladığı başarıyı daha da ileri taşımak isteyen ikinci dönem grupları, bu başarıyı daha ekstrem yöntemlerle elde etmeye çalışmışlardır. Hiç şüphesiz bu noktada akla gelecek ilk grup Mayhem’dir. İlk dalganın satanizm konseptinin bir konsept olarak kalmaması düşüncesinden yola çıkan Mayhem, black metalin sadece bir müzik türü olmasından ziyade bir ideoloji olması gerektiğini savunmuştur. Sahnelerinde gerçek hayvan cesetlerini kullanmaları, grup üyelerinin dönemin kilise kundaklamalarında önde gelen faillerden olmaları, vokalistlerinin intiharını fotoğraflayarak albüm kapağı yapmaları gibi provokatif eylemlerle hızlı bir yükselişe geçmişlerdir.



Norveç black metal sahnesinde yaşanılanlar bu türe ön yargı ile yaklaşılmasına sebep olmuş olsa da faşist ideolojilerle bağdaştırılmasını hala açıklamamaktadır. Bu tartışmalardaki kilit figür aslında Mayhem’in bas gitaristi Varg Vikernes’tir.


Kilise kundaklama olaylarının baş faili olması topluluk içinde öne çıkan bir figür olmasına yardımcı olsa da gitaristin şöhretinin asıl kaynağı grubun gitaristi Øystein Aarseth’i öldürmesidir. Kundaklama suçlarını üzerine aldığına dair basına yaptığı açıklamalardan sonra daha da ünlenen Vikernes, bu cinayetin üzerine black metalin kapak yüzü haline gelmiştir.


Vikernes'in bu denli gündemde olması, ne kadar ekstrem olmasına bakılmaksızın provokasyonu amaçlayan bu türün adeta kendisiyle eşleştirilmesine sebep olmuş ve kişisel görüş ve ideolojileri, türe ilgi duyan kişilerin veya icra eden müzisyenlerin de bu ışık altında görülmesine yol açmıştır. Etnik paganizm ve milliyetçiliği savunan Vikernes, aşırı sağ görüşlerini hiçbir zaman saklamamış; tek kişilik müzik projesi Burzum’un önderliğinde black metalin bir alt türü olan nasyonal sosyalist black metalin (NSBM) temellerini dikmiştir.


NSBM türünün varlığı ve birtakım aşırı sağ görüşlü insanlara ev sahipliği yaptığı yadsınamayacak olsa da black metalin, dönemin medyası tarafından olduğundan daha kötü bir imajla resmedildiği kuşkusuzdur. Grupların temel konsepti olan satanizm ve okültizm, özellikle muhafazakâr medya tarafından oldukça eleştirilmiş ve sanatçılar “şeytanın müritleri” adı altında düşmanlaştırılmaya başlanmıştır. Erken Norveç black metal sahnesinin bazen bu konsepti fazla ileri götürdüklerine karşı çıkılamayacak olsa da satanizm konsepti adı üstünde bir konsept olup black metal türünden önce de birçok heavy metal grubu tarafından bir şov olarak ele alınmıştır.


Varg Vikernes’in talihsiz bir şekilde bu türe marka yüzü olması faşizm iddialarına yardımcı olmamakla beraber, black metal hiçbir zaman politik bir tür olmamıştır. Atmosferik ve duygusal bir doğası olan türde amaçlanan provokasyon, siyasi ideolojilerden ziyade gerek sahne şovları gerek metal müziğe getirilen yenilikçi yaklaşımlarla vuku bulmuştur. Bazı sanatçıların şarkılarında ve sahne şovlarında paganizm üzerinden etnik milliyetçiliğe, bazılarının Nazizm ve Nazi Almanyası’na atıf yaptıkları görülse de bunlar genellikle türün özünde olan şok değeri uğruna yapılmış olup nasyonal sosyalist black metal, black metal türleri arasında azınlıktır. Mayhem’in geçmişi, Vikernes’in olayları ve dönemin medyası bir arada sonu gelmeyecek bir kötü şöhret silsilesi yaratmış olsa da black metale karşı bu yaklaşımların, daha geniş bir çerçevede bakıldığında büyük bir ön yargı temelli olduğu söylenebilir.











bottom of page