Giriş
Telif hakkı ile korunabilecek eserler için Türk hukukunda 5 Aralık 1952 tarihli 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu içerisinde eser kavramının tanımı yapılırken Madde 1/B’de “sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” ifadesi kullanılmıştır. Bu tanımın içerisinde bir eserin hukuki koruma kapsamında bulunması için belirtilen iki temel kriter göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki “sahibinin hususiyetini taşıma”, diğer bir deyişle özgünlük veya orijinallik gibi alternatif tanımlar ile nitelendirilen hususiyet koşuludur. İkincisi ise bu kanun kapsamında 2 ila 5. Maddeler ile sınıflandırılarak sayılmış olan dört eser kategorisinden herhangi birinin içerisinde yer bulabilme koşuludur. Bu eser sınıfları içerisinde Madde 4 ile sayılan ve örneklendirilen güzel sanat eserlerine dikkatle bakıldığında ise daha önce belirttiğimiz eser tanımı içinde ve diğer eser kategorileri kapsamında yer almayan ek bir kriter göze çarpmaktadır. Buna göre kanun metninde güzel sanat eserleri “estetik değere sahip olan” eserler olarak nitelendirilmiştir. Bu yazımızda doktrinde de çeşitli görüşler ile açıklık getirilmeye çalışılan “estetik değer” ile kastedilenin tam olarak nasıl bir kriter olduğu hususunu ele alıyoruz.
1. Eser Sınıflandırması İçerisinde Güzel Sanat Eserleri
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Madde 4 güzel sanat eserlerini örnekleme yoluyla şu şekilde açıklamıştır:
“Güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan;
1. Yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi,
2. Heykeller, kabartmalar ve oymalar,
3. Mimarlık eserleri,
4. El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları,
5. Fotoğrafik eserler ve slaytlar,
6. Grafik eserler,
7. Karikatür eserleri,
8. Her türlü tiplemelerdir.
Krokiler, resimler, maketler, tasarımlar ve benzeri eserlerin endüstriyel model ve resim olarak kullanılması, düşünce ve sanat eserleri olmak sıfatlarını etkilemez.”
Bu maddede sayılan her bir eser yalnızca örnektir. Zira eser kategorileri sınırlı sayı ilkesine tabi olsa da bu sınıflar içerisinde sayılan eser türleri yalnızca örnekleme yolu ile kategorilerin kapsamına açıklık getirme amacı taşımaktadır. Zaman içerisinde ortaya çıkacak yeni eser türleri, diğer eser kategorileri de dahil olmak üzere, herhangi bir eser kategorisi içerisinde yer bulabildiği sürece telif hakkına tabi olarak eser korumasından faydalanabilir.
Bu maddede yer alan güzel sanat eserleri kategorisini diğer eser kategorilerinden ayıran bir ek nitelik göze çarpmaktadır. “Estetik değer” olarak kanun metninde yer bulan bu kriter uluslararası düzeyde incelenen telif hukuku ilkeleri bakımından Türk hukukunda farklı bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Gerek Amerikan gerekse Avrupa Birliği mevzuatlarında eser korumasına ilişkin kriterler incelenirken yerel hukukumuz ile benzer biçimde “orijinallik” kriteri ön plandadır. Ancak estetik değer bir kriter olarak uluslararası düzeyde yalnız güzel sanat eserleri için değil, diğer hiçbir eser kategorisinin içinde dahi eser niteliği değerlendirmesinde yer almamaktadır. Bu noktada estetik değer kavramında ilişkin Türk hukuku kapsamında doktrin ve içtihatlarda yer bulan görüşler ve açıklamalar ise bu kriterin sübjektif doğası ile ortaya çıkan problemleri oldukça ilginç bir şekilde ortaya koymaktadır.
2. Estetik Değer Kavramının Hukuki Değerlendirmesi
Güzel sanat eserleri için 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Madde 4 lafzında geçen “estetik değere sahip olan” ifadesini değerlendirirken öncelikle estetik değer kavramını tanımlamak gerekir. Tekinalp tarafından da esas alınan estetik değer tanımı Celal Esad Arseven’in ifadesi ile “örneği olmayan, latif, güzel, nadide, güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen” olarak açıklanmaktadır.[1] Bu tanım ile gelen sübjektif bakış açısı elbette eleştiriye açık olmuştur. Ateş ve Suluk/Nal tarafından getirilen eleştirinin temelinde güzellik algısının sübjektifliğine vurgu yapılmıştır. Buna göre güzellik kavramı hem kişiden kişiye değişen hem de zaman içinde sürekli değişen sübjektif bir yaklaşımdır ve bir eserin estetik değeri objektif ölçütlerle değerlendirilmelidir.[2] Ateş objektif ölçütlerle değerlendirme hususunu açıklarken belirli bir tür güzel sanat eserine ilişkin kayda değer bir uzmanlık seviyesine sahip kişiler tarafından bu değerlendirmenin yapılabileceğini savunmuştur. Örneğin bir ressamın yaptığı resim için bir fotoğrafçı tarafından estetik değer değerlendirmesi yapılması doğru ve yeterli bir değerlendirme olmayacaktır.[3]
Estetik değerin “güzellik” ölçütü ile sınırlandırılması birçok güzel sanat eserinin telif hakkı koruması kapsamında değerlendirmenin dışında kalmasına yol açabilecektir.[4] Yavuz ve Suluk/Nal’a göre çirkin ve iğrenç duygular uyandıran bir eser dahi estetik değer taşıyan bir güzel sanat eseri olabilir. Estetik duygular uyandırmak amacıyla göze hitap eden eserler güzel sanat eseri olarak değerlendirilmelidir.[5] Ayiter’e göre güzel sanat eserinde estetik değer değerlendirmesi için önemli olan güzellik değil, altında yatan “estetik iddia”dır.[6] Erel’e göre ise estetik değer taşıyan güzel sanat eserleri benzersiz bir nitelik ortaya koymalıdır.[7]
Estetik güzellik ölçütü için Kılıçoğlu görüşüne göre sanatsal değer öne çıkmaktadır. Buna göre estetik değer taşıyan eser, herhangi birisi tarafından oluşturulabilecek diğer sıradan ve yüzeysel eserlerden ayrıldığı noktada estetik değerini vurgular.[8] Bozgeyik ise eser sahibinin yani sanatçının kendi bakış açısı ve güzellik algısına önem vermektedir. Yani, sanatçının kendi güzellik algısına göre meydana getirdiği bir güzel sanat eseri hukuki anlamda bir güzel sanat eseri kabul edilecektir.[9] Öztan’a göre eser sahibinin yani sanatçının estetik yönü ve yaratma amacı arasındaki denge ne seviyede olursa olsun, güzel sanat eserlerinde göze hitap eden estetik değer, o eseri sıradanlığın ötesine taşıyan unsurdur.[10]
Doktrindeki yer alan görüşlerin farklı yaklaşımları yanında, hukukumuzda mahkemeler tarafından kabul gören yaklaşım, belirli türdeki güzel sanat eserleri için estetik değerin varlığı ve ölçütünün belirlenmesinin konunun uzmanlarına bırakılması ve uzman veya bilirkişilerce bu değerlendirmenin yapılması gerektiğidir.[11]
Sonuç
Bir eserin telif koruması için karşılaması gereken kriterler kanunda belirlendiği şekilde temelde iki nitelikten ibarettir. Bunlar eser sahibinin hususiyetini taşıma, yani özgünlük veya orijinallik niteliği ile kanunda sayılı eser kategorilerinden herhangi birinin kapsamında yer alma koşuludur. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda yer alan “eser” kavramının tanımı içerisinden alınan bu koşulların yanında, güzel sanat eserleri kategorisini örnekleme yoluyla açıklayan 4. Madde ile diğer kategorilerden farklı olarak bir “estetik” değer” taşıma kriteri getirildiği de görülmektedir. Ancak estetik değer kavramının tanımı bir yana, doğası gereği estetik değerin oldukça sübjektif bir niteliğe sahip olması, bir eserin telif koruması kapsamında yer alıp almayacağı değerlendirmesi yapılırken net ve objektif bir değerlendirme yapılması yönünden problem yaratacaktır. Nihayetinde özellikle bir güzel sanat eserinin estetik değer taşıyıp taşımaması telif korumasından faydalanacak bir eser olup olmadığı yönünden değerlendirme yapılırken sübjektif niteliği sebebiyle kişiden kişiye değişen tespitler ile sonuçlanabilir.
Sanat Hukuku Enstitüsü Proje Direktörü
Av. İlay YÜCE
Kaynakça
[1] Celâl Esad Arseven, Sanat Ansiklopedisi (İstanbul: Maarif Vekâleti, 1943), 202; Ünal Tekinalp, Fikrî Mülkiyet Hukuku (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2012), 126.
[2] Mustafa Ateş, Fikrî Hukukta Eser (Ankara: Turhan Kitabevi, 2007), 219; Cahit Suluk, Rauf Karasu, Temel Nal, Fikri Mülkiyet Hukuku (Ankara: Seçkin, 2021), 62.
[3] Ateş, Fikrî Hukukta Eser, 220.
[4] Salih Polater, Fikir ve Sanat Eserleri Hukukuna Göre Güzel Sanat Eserleri ve Eser Sahibinin Hakları (İstanbul: On İki Levha, 2021), 198.
[5] Levent Yavuz, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, ed. Levent Yavuz, Türkay Alıca, and Fethi Merdivan, Cilt 1 (Ankara: Seçkin, 2014), 137; Suluk/Nal (Karasu), Fikri Mülkiyet Hukuku, 62.
[6] Nûşin Ayiter, Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri (Ankara: Sevinç Matbaası, 1981), 55.
[7] Şafak N. Erel, Türk Fikir ve Sanat Hukuku (Ankara: Yetkin, 2009), 70.
[8] Ahmet M. Kılıçoğlu, Sınai Haklarla Karşılaştırmalı Fikri Haklar (Ankara: Turhan Kitabevi, 2006), 131.
[9] Hayri Bozgeyik, “Fikir ve Sanat Eserlerinde Hususiyet,” Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi 25, no. 3 (Eylül 2009): 208.
[10] Fırat Öztan, Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku (Ankara: Turhan Kitabevi, 2008), 134-135.
[11] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2008/7336 K. 2009/11814 sayılı 13.11.2009 tarihli kararı.
Comentários