top of page
  • Yazarın fotoğrafıMelisa Su Esat

Tanrı Işığıyla Boyanmış Sanat: Vitray

Vitray, kısaca cam süsleme sanatı olup, renkli camların bir araya getirilerek çeşitli desenlerle birleşmesiyle oluşturulan bir sanattır. Teknik olarak genellikle renkli cam parçalarının kurşun dolgu malzemesiyle birleştirilerek lehimlenmesiyle yapılır.

Vitray sanatı tarihinin Antik Çağ’a kadar uzandığı tahmin edilmektedir. En eski boyalı vitray örnekleri ise 9 ve 10. yy’da bulunmuştur. 11. yüzyılda dini yapılarda görülmeye başlanmış, takip eden birkaç yüzyıl dini yapılarda popüler bir şekilde uygulanmış, sonraları dini yapıların dışında da uygulamalar popülerleşmiştir.


13.yy’da binalarda boşlukları arttıran bir mimari üslup olarak Gotik mimari, vitray sanatının gelişmesine yol açmıştır. Bu dönemde vitray sanatına öncülük eden yapı, Paris’in 80 km güneybatısında bulunan Chartes kentinde bulunan Chartres Katedrali olmuştur. Romanesk mimari ile yapılmış olsa da Gotik mimariyi en iyi temsil eden ve günümüze kadar özgün vitrayların hemen hemen hepsinin bozulmadan kaldığı, UNESCO tarafından Dünya Mirasları listesine alınan ilk tarihi eserlerden biridir. Katedralin inşa edildiği yerde, daha önceden en azından savaş ya da yangın nedeniyle yok olmuş beş ayrı katedral inşa edilmiştir. 858 yılında yok edilen ilk kiliseden günümüze hiçbir şey kalmamıştır. Chartres Katedrali, Fransız Devrimi sırasında ne yağmalanmış ne de büyük bir zarar görmüştür.


Yapılan sayısız restorasyona rağmen Gotik sanatın şaheserlerinden biri olarak kalmaya devam etmiştir. Avrupa’da meydana gelen din savaşları ve Fransız Devrimi sırasında katedralin, diğer birçok kilise ve yapı gibi hasar almaması çok şanslı bir durumdur. Ancak kurşun tavan sökülüp eritilerek kurşun yapımında kullanılmıştır. Almanlar Fransa’yı işgal etmeden önce, 1939 yılında katedralin tüm vitrayları sökülmüş, savaş bittikten sonra vitraylar temizlenerek tekrar kurşunlanmış ve takılmıştı. Vitraylar büyük ölçüde günümüze kadar aynı şekilde gelmeyi başarmıştır.



170’ten fazla vitray penceresi bulunan Chartres Katedrali’nde, üst kattaki pencereler Hıristiyan inancının büyük şahsiyetlerini yüceltir. Alt kattaki vitray pencereler hikayeler anlatır. Geometrik tasarımlarla çevrelenmiş yirmi otuz panel, mesih inancının tüm önemli bölümlerini anlatmaktadır. Bu vitray pencereler aşağıdan yukarıya, soldan sağa doğru okunur. Vitrayları hissedebilmek için hikayeyi hatırlamak önemlidir. Bizi tarihin ne anlama geldiğini ve şu anla nasıl bir ilişkisi olduğunu düşünmeye; inanç, sosyal ilişkiler ve hayatın üzerine düşünmeye davet ederler.

“Vitray insana benzer: Dışarıdan baktığınızda grimsi, karanlık, tozlu bir görüntüden başka bir şey görmezsiniz; ancak Tanrı'nın ışığıyla kesiştiğinde, görüntüler, hikayeler, duyular, semboller ortaya çıkarır; o zaman etrafını renklendirir ve aydınlatır.”


Chartres Katedrali

Madalyonlara bölünmüş kompozisyonlar yalın, çarpıcı renklerin birleştirilmesi, ışıklı maviler ve kırmızılar kullanılarak yapılmış olan vitraylar Chartres üslubunun belirgin özellikleridir. Kullanılan mavi tonu özel olduğundan dolayı bu renk için “Chartres mavisi” söylemi kullanılmaktadır.



14.yy’da çeşitli yenilikler ile camlar inceltildi, tarihten sahneler canlandıran madalyonlar yerine mimari çerçeveler içerisinde farklı uzun figürler yer almaya başlandı. 15.yy’da ise sıcak renkler kullanmaya geri dönüldü.


Bu dönemlerde işlenen konular genellikle dini hikayelerdi. İlerleyen dönemlerde vitray sanatı bu özelliğini kaybetmeye başladı, konular dindar havalardan çıktı ve vitray ustaları Rönesans sanatının süsleme alanındaki yenilikleri benimsemeye başladılar. Peyzaj ve bitki motifleri artmaya başladı. 17 ve 18.yy’da mimari üsluplar vitray kullanımına pek de elverişli değildi. Ancak romantik çağ, orta çağ merakı ile birlikte vitrayları da geri getirdi.


Vitray sanatını en iyi yansıtan örneklerden yine Fransa’da bulunan Saint-Denis bazilikasını söyleyebiliriz. Burada bulunan vitray pencereleri de vitray sanatı tarihinde dönüm noktası olmuştur. Saint-Denis Bazilikası, başlangıçta bir manastır olarak kurulmuş Gotik tarzda bir kilisedir. Bu yapının mimarı tarihi bakımdan önemi kilisedeki ayinlerde papazların ve kilise korosunun geleneksel olarak bulundukları ve 1144'te tamamlanmış olan "koro" bölümünün Fransa'da Gotik mimarı stilinin ana öğelerinin kullanıldığı ilk dinsel yapı olmasıdır. 12. yüzyılda bu manastırın başrahibi, bu manastır kilisesinin büyük bir kısmını yeniden yaptırmaya başlamış ve yeni yapılan kısımlarda, o dönemde yapısal elemanlar ve mimari süsleri nitelikleri ile büyük bir mimari yenilik içeren Gotik mimarı stili kullanılıp geliştirilmiş ve bu bazilika tümüyle ilk gerçek Gotik mimari stildeki dinsel bina şekline dönüşmüştür. Aynı zamanda bu bazilikanın Fransa için büyük tarihi bir önemi de vardır. Orta çağlardan itibaren yaşayıp hüküm sürmüş Fransa krallarının hemen hemen hepsinin anıtsal mezarları bulunmaktadır. 1862'den itibaren bir kilise olmak niteliği yanında Fransa'da tarihi bir anıt olarak kabul edilmektedir.

Saint Denis

Saint Denis vitrayları, devrim sırasında tahrip edilmemişlerdir. Ancak tarih boyunca çeşitli olaylarla bazıları kırılmış ve hatta satılanlar olmuştur. Bazilikada yer alan çok eski kırılgan vitray pencereler (31 adet) 1997 yılında kaldırılmış ve Champs-sur-Marne’deki tarihi anıt araştırma laboratuvarında koruma altına alınmış, 2014’te restore edilmiştir. Gotik, nomanesk ve modern stilin yansımalarını bir arada görebilmekteyiz.



Bunların dışında;


Notre Dame,Paris ( 2019 yılında 8,5 saat süren bir yangında ağır hasar gören katedralin çatısı ve ana kulesi çökmüştü. Ancak ünlü vitray pencereleri ve dini eserlerin çoğu yangından kurtarıldı.) , Reims Notre Dame,

Saint Chapelle Paris vitray sanatı için mükemmel örnekler barındıran yapılardan sadece bir kısmı.

Notre Dame Paris, Gül Pencere

Reims Notre Dame



Vitray’ın bizim kültürümüzdeki yerine bakacak olursak; Geleneksel Türk Sanatları arasında sayılan vitray, diğer bir deyişle cam işçiliğine Anadolu uygarlıklarında rastlanılmakla birlikte, sanatın Anadolu’da devamıyla Selçuklu mimarisinde ‘Revzen’ adını aldığını görmekteyiz. Sonrasında ise Osmanlı’da Revzeni Menkuş adıyla başarıyla devam ettirilmiştir. Dönemin başarılı vitraylarını Süleymaniye Camii, Topkapı ve Yıldız Saraylarında görmekteyiz. Ünlü sanatkârlar sanatlarına servi ağaçlarını, laleleri, karanfilleri konu edinmişlerdi. 18'inci yüzyılda başlayan Avrupa etkisiyle klasik motifler yerlerini madalyonlara, barok desenlere bırakmıştır.


Topkapı Sarayı

Günümüzde vitray sanatı eskisi kadar fazla olmasa da halen uygulanmakta olup, geçmişi ve modern çağı harmanlayan sanatçılar tarafından kah geçmişe dönüp bakarak, kah geleceğe göz kırparak geçmişle bağımızı eşsiz güzelliklerle bize hatırlatmaya devam etmektedir. Sanatla kalın!


Sanat Hukuku Enstitüsü

Proje Direktörü

Melisa Su Esat

KAYNAKÇA


bottom of page