top of page
  • Yazarın fotoğrafıStj. Av. Türkü Gülce Molla

Eser Sahibinin Manevi Haklarının Kullanım Yetkisinin Devri

Sanatın bireyi ölümsüz kılmasının bir sonucu olarak, eserin varlığı sanatçının hayatının sona ermesinin akabinde de devam etmektedir. Dolayısıyla ölüm halinde, eserin varlığını sürdürmesinin bir sonucu olarak eser ile eser sahibinin bağı kopmamaktadır. Eser sahibinin ölümünün veya ölüme eşdeğer sonuçlar doğuran gaiplik kararının kesinleşmesinden sonra, eser üzerindeki malî haklar sona ermemekle birlikte ölüm olayından itibaren 70 yıl süresince de korunmaktadır. Bu süre zarfında eser üzerindeki malî hakların korunmasının bir anlam ifade edebilmesi için, manevî hakların kullanımının devamına da ihtiyaç vardır. İşbu sebeple eser sahibinin bazı yakınları veya malî hak sahipleri, eser sahipliğinin sona ermesinden sonra 70 yıl süreyle manevî hakları kullanılabilmektedir. Ancak bu süre korunma için nihai bir süre değildir. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca maddi hakların kullanılmasına ilişkin bir süre öngörülmüş ise de manevi haklar için böyle bir süre söz konusu değildir. Bu süre, manevi haklar bakımından kullanıma yetkili kılınan kişilerin, yetkiyi kullanabilmek için sahip oldukları azami süreyi ifade eder.

Eser sahibinin kişiliğinin sona ermesi dahilinde manevi haklar, yalnızca mali hakların korunduğu süre içerisinde değil eser varlığını sürdürdükçe korunur. Kaldı ki, öğretide de manevi hakların söz konusu eserin topluma var olma kaygısıyla, mirasçıların ve eser sahibinin ölümü dahilinde de korunacağı ifade edilmiştir.

Dolayısıyla manevi hakların korunmasının hangi saikle önem teşkil edeceğinin belirtilmesinin akabinde, işbu makalede intikale konu manevi hakların neler olduğu ve bu hakların kimler tarafından, hangi şartlarda ve ne kadar süre kullanılabileceği açıklanacaktır.

A) 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU UYARINCA KULLANILABİLECEK MANEVİ HAKLAR

Bilindiği üzere mali hakların aksine, hukukumuzda manevi hakların devri mümkün değildir. Ancak eser sahibi hayattayken manevi hakların kullanılmasının yetkisini başka bir kişiye devredebilmektedir. Buna karşın, manevi haklar eser sahibinin kişiliğinin bir parçası olarak kabul edildiğinden, tamamıyla başkasının kişiliğinin bir parçası olacak şekilde temliki tabi ki mümkün değildir. Dolayısıyla Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 19. maddesinde manevi hakların intikalinden ziyade kullanımının devri söz konusudur. Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki mezkur maddede sınırlı sayı esası nazara alınarak devri mümkün manevi haklar düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca, kullanım yetkisi bulunan kimselerin kullanabileceği yetkiler şu şekilde düzenlenmiştir:

● FSEK md. 14/1 uyarınca, bir eserin umuma arz edilip edilmemesine karar vermek, yayımlanma zamanını ve tarzını tâyin etmek,

● FSEK md. 14/3 uyarınca, eserin umuma arz edilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılması veya yayımlanmasını menetmek,

● FSEK md. 15/1 uyarınca, eseri, sahibinin adı veya müstearıyla yahut adsız olarak umuma arzetmek veya yayımlama hususunda karar vermek,

● FSEK md. 15/3 uyarınca, eser sahipliği üzerinde ihtilaf çıkması hâlinde hakikî eser sahibinin kim olduğunun tespiti davasını açmak,

● FSEK md. 16/3 uyarınca, eser sahibinin şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menetmek

İlgili sıralamadan da anlaşılabileceği gibi, kanun koyucu tarafından eser sahibine manevi hakların yalnızca birkaçını devretme hakkı tanınmıştır.

B) MANEVİ HAKLARI KULLANABİLECEK KİŞİLER

Eser sahibi, muhteviyatında olan hakları kendisi kullanabileceği gibi başkaca kişilere de kullandırabilir veya kanunun öngörmesi dahilinde anılan manevi hakların başkası tarafından kullanımı söz konusu olabilecektir. İlgili makalemizde manevi hakların devrine ilişkin inceleme yapıldığından yalnızca kanunun kullanımını öngördüğü kişiler ve eser sahibinin yetki devri sonucu kullanabilecek kişiler incelenecektir.

1.) Eser Sahibince Yetkili Kılınan Kişiler

Eser sahibi tarafından, ölmeden önce, söz konusu devri mümkün manevi hakların kimler tarafından kullanılacağı belirlenmiş olabilir. Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki söz konusu yetkiyi devralan kimse eser sahibinin bir yakını, mirasçısı olabileceği gibi “herhangi bir kimse” de olabilmektedir.

Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki söz konusu yetki devri kanundan da anlaşılabileceği gibi şekil şartına bağlı değildir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında ve öğretide ise, eserde değişiklik yapılması hali dışında şekil şartının öngörülmediği hususu sabittir. Tekrardan önemle belirtmek gerekir ki, kendisine hakların kullanım yetkisi devredilen kişi, bu hakları tamamıyla devralmış olmaz. Aslen burada eser sahibi namına bir vekalet ilişkisi söz konusu olacaktır. Eser sahibinin vekili sıfatıyla bu haklar kullanılır. Bunun yanı sıra kanunda da açıkça aykırı bir düzenleme bulunmadığından kullanım yetkisi gerçek veya tüzel kişilere devredilebilecektir.

Yetki devrinde esas olan husus eser sahibinin iradesi olduğundan hakkın kullanımını devralmış bir kişi, yetkilerini kullanırken eser sahibinin iradesine uygun hareket etmek mecburiyetindedir. Aslen söz konusu olan eser sahibinin verdiği yetkiyle esere ilişkin emirlerin yerine getirilmesidir. Eser sahibinin yetkilendirdiği kişinin görevi, söz konusu emrin yerine getirilmesinin akabinde de sona erer. Ancak eser sahibinin aksini öngörmesi de mümkündür. Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, bahsi geçtiği gibi, süresiz kullanım devri halinde de mirasçıların ya da diğer 3. şahısların kullanım yetkisi söz konusu olmayacaktır.

2)Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Uyarınca Yetkili Kılınmış Kişiler

Eser sahibinin hayattayken manevî hakların kullanım şeklini özel olarak belirlememiş olduğu ve bu konuda herhangi bir kişinin de yetkili kılınmadığı hallerde bu haklardan hangilerinin kimlerce, ne zamana kadar ve nasıl kullanılacağı 5846 Say. FSEK’in 19. maddesinde gösterilmiştir. İlgili maddede, yalnızca eser sahibinin manevî haklarının kullanım tarzını bizzat belirlemeden veya bu işin yapılmasını bir başka şahsa bırakmadan ölmüş olması durumu düzenlenmiştir. Önemle belirtmek gerekir ki anılan maddenin yalnızca eser sahibinin ölmüş olması dahilinde, başkaca bir yetki devri bulunmadığı durumda kullanımı mümkündür.

Söz konusu maddenin 1. fıkrasına göre eser sahibinin ölümünden sonra bu maddede atıfta bulunulan manevî hakları kanundan dolayı kullanabilecek sujeler şu şekilde düzenlenmiştir: (i) Vasiyeti tenfiz memuru

(ii) Eser sahibinin bazı mirasçıları

(iii) Malî hak sahipleri

(iv) Kültür ve Turizm Bakanlığı.

Öncelikle vasiyeti tenfiz memurunun asli görevi, eser sahibinin ölümünün akabinde yapılmasını istediği şeyleri, onun arzusuna uygun bir şekilde yapmaktır. Dolayısıyla, eser sahibinin vasiyeti tenfiz memuru olarak atadığı kişi, kanunda belirtilen hakları tamamıyla eser sahibinin son arzularına uygun olarak kullanır. Vasiyeti tenfiz memuru atanmış ise, bu maddede anılan diğer kişiler, söz konusu hakları kullanma yetkisini kendisinde bulundurmamaktadır. Vasiyeti tenfiz memuru, eser sahibinin manevi haklarını korumak amacıyla, 19. madde kapsamındaki kullanım yetkilerini, kullanma süresi boyunca, aktif ve pasif dava ehliyetine sahiptir. Bu nedenle yasal olarak sahip olduğu kullanım yetkilerini kullanma süresi boyunca, eser sahibinin manevi haklarını korumak amacıyla tecavüzün ref'i (FSEK 66, 67), tecavüzün engellenmesi (FSEK 69) ve tazminat davalarını (FSEK 70) açabilir

Bunun yanı sıra vasiyeti tenfiz memurunun bulunmaması dahilinde eser sahibinin bazı mirasçılarının manevi hakları kullanmaya yetkili olduğu görülmüştür. Kanunun 19/1. maddesinde, eser sahibine ait manevî hakların sırasıyla eser sahibinin sağ kalan eşi, çocukları, mahsup mirasçıları, ana-babası ve kardeşleri tarafından kullanılabileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Bu kişilerin kullanabileceği haklar kanunda açık ve sınırlı olarak düzenlenmiştir. Buna göre bu kişiler; eseri umuma arz edip etmemeye karar verebilecek ve yayımlanma zamanı ve tarzını tayin edebilecekler; eseri sahibinin adı veya müstearıyla ya da adsız olarak umuma arz etme yetkisini kullanabileceklerdir.

Bir diğer kullanım yetkisini devralabilecek kişiler mali hak sahipleridir. Ancak kanunda bu durum sınırlı olarak düzenlenmiştir. Bu durumda anılan 19. maddenin 3. fıkrası söz konusu olacaktır: “Eser sahibi veya birinci ve ikinci fıkralara göre salahiyetli olanlar, salahiyetlerini kullanmazlarsa; eser sahibinden veya halefinden malî bir hak iktisap eden kimse meşru bir menfaati bulunduğunu ispat şartiyle, eser sahibine 14, 15 ve 16 ncı maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları kendi namına kullanabilir.”

Son olarak Kültür Ve Turizm Bakanlığı tarafından kullanım yetkisi söz konusu olabilecektir. İlgili maddenin son fıkrasında bu husus şu şekilde düzenlenmiştir: “18 inci madde ile yukarıdaki fıkralarda sayılan salahiyetli kimselerden hiçbiri bulunmaz veya bulunup da salahiyetlerini kullanmazlarsa yahut ikinci fıkrada belirlenen süreler bitmişse, eser memleketin kültürü bakımından önemli görüldüğü takdirde, Kültür ve Turizm Bakanlığı 14, 15, 16 ncı maddelerin üçüncü fıkralarında eser sahibine tanınan hakları kendi namına kullanabilir”. Kanunun eser sahibine verdiği önemin bir nişânesi olan bu hükümle devlete manevî hakları koruma yetkisi tanınmıştır. Buna göre devlet; eseri meydana getirenin şeref ve itibarını zedeleyecek şekilde umuma arzı veya yayımlanmasını men’i (FSEK 14/3), hakikî eser sahipliğinin tespiti (FSEK 15/3), eserde sahibinin şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan değişikliklerin engellenmesi (FSEK 16/3) amacıyla hukukî yollara başvurabilir. Kanuna göre devlet namına bu yetkiler Kültür ve Turizm Bakanlığınca kullanılır.” Yani, eserin memleket kültürü bakımından önem arz etmesi; 19. maddede sayılan şahısların hayatta olmaması veya işbu haklarını kullanmamış olmaları; manevî hakları kullanma yetkisini hâiz olan kimselerin, eser sahibinin ölümü üzerinden 70 yıl geçmiş olmasından dolayı bu yetkileri kullanamayacak durumda olması durumunda ilgili manevi haklar Kültür Ve Turizm Bakanlığınca kullanılacaktır.

C) SONUÇ

Manevi haklar, eser sahibinin kişiliğine özgülenmiştir. Ancak intikali mümkün olan mali hakların kullanımının manevi haklar olmaksızın kullanılması bir anlam ifade etmeyeceğinden kanunda sınırlı olan manevi haklar yine kanunda sınırlı olarak düzenlenmiş kişiler tarafından kullanım yetkisinin devri kaynak kabul edilerek kullanılabilecektir. Buna göre kullanılabilecek yetkiler sınırlı olarak şu şekilde düzenlenmiştir: Eserin umuma arz edilip edilmemesine karar vermek, yayımlanma zamanını ve tarzını tâyin etmek; eserin umuma arz edilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılması veya yayımlanmasını menetmek, eseri, sahibinin adı veya müstearıyla yahut adsız olarak umuma arz etmek veya yayımlama hususunda karar vermek, eser sahipliği üzerinde ihtilaf çıkması hâlinde hakikî eser sahibinin kim olduğunun tespiti davasını açmak, eser sahibinin şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menetmek.

Söz konusu yetkileri kullanabilecek kişiler ise yine sıralı olarak düzenlenmiştir. Aslen öncelikli olarak eser sahibinin kullanım yetkisi verdiği kişiler bu hakları kullanabilecektir. Halihazırda böyle bir yetki devrinin bulunmadığı hallerde ise: tereke tenfiz memuru, bulunmuyorsa eser sahibinin bazı mirasçıları; malî hak sahipleri ve son olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı kullanıma yetkilidir. Ancak burada önemsenmesi gereken husus sırayla belirtilen işbu sujelerin yine sırayla hakkı kullanmaya yetkili sayılacağıdır. Sınırlı olarak düzenlenmiş manevi hakları kullanacak öncelikli başka bir suje varsa devamındaki sujenin kullanım hakkı bulunmamaktadır.

Stj. Av Türkü Gülce Molla

REFERANSLAR

1. Mustafa, A. T. E. Ş. (2020). Manevî Hakların Eser Sahibinin Ölümünden Sonra Kullanılması: FSEK Madde 19 Üzerine Bir Tedkik. İstanbul Hukuk Mecmuası, 78(3), 1279-1322.

2. Nûşin Ayiter, Hukukta Fikir ve Sanat Eserleri (S Yayınları 1981) 168 ve 169

3. Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku (5. Baskı, Vedat 2012) 179

4. Yargıtay 11 HD 2008/7374, 04.06.2018. İşbu karar için bkz Merdivan (Yavuz ve Alıca) (n 17) Karar no 14/77

bottom of page