top of page
  • Doğan Arslan

Salvador Dali – Çarmıhtaki İsa


1904'te dünyaya gelen Dali, sindirim yolu iltihabından ölen abisinin adını taşıyordu. Küçük yaşta onun mezarına gidip gelen Dali bu durumdan hayli etkilenmiştir. Yaşamı boyunca ölen abisi ve kendi kimliği arasında bir kimlik karmaşasına girmiştir. Belki de bu sebeplerle gelenekten kopma arayışına giren Salvador Dali, Paul Eluard, Andre Breton gibi isimlerle de tanışmasıyla beraber simgenin, hayal gücünün baskın geldiği sürrealizm sanat akımıyla tanışmış ve bu akımın önemli temsilcilerinden birisi haline gelmiştir. Hatta sınırları zorlamak üzerine kurulu sürrealizmin içinde dahi sınırları gereğinden fazla zorlaması ve hiçbir kural tanımamasıyla eleştirilmiştir.


Belleğin Azmi, Aziz Anthoyn’in Günahı gibi en çok bilinen eserlerinin yanı sıra “Çarmıhtaki Aziz Juan İsa” tablosu da Dali’nin sanat yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. İlk kez Glasgow'da sergilenirken tablonun tüm haklarını 8.200 dolara alan müze sahibi, Honeyman büyük tepki çekmişti. Gemi yapımından kazandıkları para gittikçe azalmakta ve halk zor durumdaydı. Ayrıca İsa'yı resmetmenin günah olduğunu düşünen Protestanlar şoka uğramıştı. Fakat bu ilerici hareket bu şehrin bir sanat şehrine dönüşmesine vesile olacaktı. İsa'yı işkence görmüş bir vücut dışında resmeden Dali bir bakıma İsa'yı özgürlüğe kavuşturmuştu. Bir takım çevrelerse çarmıha gerilmenin acısını yansıtmaması sebebiyle bu resmi eleştirmiştir. İsa’yı iyi halde görüyor olmaksa ise kimileri tarafından İsa’nın niyetine dair bir mesaj olarak algılanmıştır. Ayrıca Dali, olayı küçükken yaşadığı İspanya'nın bir körfezinde geçirmektedir. Bir başka dipnot ise bu resmi çizmek için Amerika'da Hollywood tekniklerinden yararlanmıştır. Bir oyuncu Dali'nin istediği şekilde konumlandırılarak fotoğraflandırılmış ve Dali'ye çalışması için verilmiştir. Kafasını eğik şekilde vererek de daha gizemli bir hal katmıştır. Dali uzun zaman düşündükten sonra resmi hangi perspektifte yapacağına karar vermiştir.


Birçok kişi bunun dini bir eser olmaktan çok popülerliği yakalamak uğruna yapılmış bir proje olarak görmüşlerdir. Zaten Dali'nin de din konusunda kafası ömrü boyunca karışık oluşmuştur. Ömrünün sonuna doğru yaptığı bir röportajda “tanrıya inanıyor musun” sorusuna “Tanrıya inanıyorum ama dini açıdan değil. Gerek matematik gerekse diğer bilimler tanrının var olması gerektiğini ispat ediyor ama ben dini anlamda inanmıyorum. Ona gittikçe yaklaşıyorum ama inanmıyorum. O zaman her şey çözülürdü. Her şeyden öte özellikle ölüm sorunu. Çünkü aklıma ölüm fikri aklıma geldiğinde ürperiyorum” demiştir.


İnandıklarını ve inanmadıklarını bir kenara bırakacak olursak Salvador Dali, bir kesimin inancını ortaya koyan, bir arayışın ürünü olan bir eser ortaya koymuştur.


Sanat Hukuku Enstitüsü Proje Direktörü

Doğan Arslan

bottom of page