A. GİRİŞ
Konvansiyonel medya son yıllarda, kudretini çeşitli sosyal medya platformlarına kaybetmekte iken gerçek kişiler bireysel yayınlarını yapma özgürlüğüne kavuşmaya başlamıştır. Üye sayıları oldukça artan, kullanıcılarına içerik paylaşma özgürlüğü getiren çeşitli sosyal mecraların, binlerce içeriği günlük olarak teftiş etmesi de giderek zorlaşmakta, kimi denetleyici algoritmalar da yetersiz kalmaktadır. İçeriklerin hukuki ihlallere sebebiyet vermesini önlemek için algoritmik bir filtreden geçirilmesinin yeterli olmayışı hukuki ihlalleri de beraberinde getirmektedir.
Eser sahibi için, eserin çoğaltılması ve geniş kitlelere sesini duyurması aşamasında internet ortamı fazlasıyla kolay bir yol olmakla birlikte, farklı kimseler tarafından eserden doğan mali ve manevi hakların ihlal edilmesi de bir o kadar kolay durumdadır. Örneğin bir eser, bir sosyal mecrada sahibinin adı belirtilmeden, kullanıcıların indirmesi mümkün bir şekilde yayınlanması halinde mali ve manevi haklardan adın belirtilmesi hakkı, çoğaltma hakkı ve umuma iletim hakkı ihlal edilmiş olacaktır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, eser niteliğini haiz bediilerin mali ve manevi ihlale konu olması halinde zararların tazmini için hukuki ve cezai düzenlemeler getirmektedir. İnternet ortamında yapılan ihlaller, özellikle mali olarak eser sahibine ağır zararlar verebilmekte ve kimi zaman saatlik ihlaller bile geri alınamaz sonuçlar doğurabilmektedir. Bu bağlamda doğru usulün uygulanmasıyla birlikte, ihlallerin önüne geçilmesi mümkün olabilecektir. İçeriğin en kısa sürede internet ortamından çıkartılması ile birlikte hak ihlalinin önüne geçilecek ve hak kayıpları asgari seviyeye indirilecektir. Bu bağlamda internet ortamında fikri hakların korunması için doğru usulün uygulanması, ihlalin süresini kısaltmak için elzemdir.
B. İNTERNET ORTAMI VE HUKUKİ KARŞILIĞI
5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” ile birlikte internet ortamındaki kimi menfaat, iş, işlem ve işleyenler tanımlara indirgenmiştir. Bu bağlamda, kanundaki bazı terimlerin incelenmesi ile internet ortamındaki süjelerin anlaşılması mümkün olacaktır. 5651 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 2. maddesi uyarınca;
i. Erişim sağlayıcı, kullanıcılarına internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
ii. İçerik sağlayıcı, internet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
iii. Yer sağlayıcı, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
iv. Sosyal ağ sağlayıcı, sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
İnternet ortamında sunulan her türlü menfaatin, iş ve işlemlerin sorumluluk doğuracağı ve bu sorumluluğun süjelerin niteliğine göre farklı sonuçlar doğuracağı aşikârdır. Gerçek ve tüzel kişilerin niteliklerinin, tanıma bağlanıp kanuni düzenleme yapılması ile birlikte kavram karmaşasının önüne geçilmiştir.
C. İNTERNET ORTAMINDAKİ İÇERİKLERE ERİŞİMİN ENGELLENMESİ
İnternet ortamındaki içeriklerin engellenmesi hususunda fikri ihlalleri düzenleyen 5846 s. Kanun ile birlikte daha genel bir düzenleme ile kişilik ihlali ve hukuka aykırı içeriklerin durumunu düzenleyen 5651 s. Kanunu da incelemek gerekmektedir.
I) 5651 Sayılı Kanun Kapsamında Erişimin Engellenmesi
Öncelikle belirtilmesi gerekir ki, 5651 sayılı Kanun kapsamında kişilik haklarının ihlal edilmesi hasebiyle erişimin engellenebileceği düzenlenmiştir. Zira, 5651 s. Kanunun 9. maddesine göre;
“İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir.”
İlgili kanun maddesinin lafzından anlaşılacağı üzere uyar-kaldır sistemi ile yargı yoluna başvurulması arasında seçimlik bir ilişki görülmektedir. Kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına başvurabileceği gibi, direkt olarak sulh ceza hâkimine de başvurabilmektedir.
Öte yandan ise yine 5651 s. Kanunun 5. maddesi gereği;
“Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.”
Bu bağlamda yer sağlayıcının, hukuka aykırı içeriği yayından kaldırması için uyarı alması halinde içeriği yayından kaldırma sorumluluğu doğmaktadır. İlgili madde ile uyar-kaldır yöntemiyle, yer sağlayıcının hukuka aykırı içerikten haberdar edilmesi ile sorumluluğun doğacağı düzenlenmiştir.
II) 5846 Sayılı Kanun Kapsamında Erişimin Engellenmesi
Eser sahipliğinden doğan hakların internet ortamında ihlal edilmesi halinde, 5651 s. Kanundan farklı bir usul izlenilmektedir. 5846 s. Kanunu’nun ek 4. maddesi kapsamında,
“Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister.”
Kanun lafzından anlaşılacağı üzere ilgili mali ve manevi hakların internet ortamında ihlali halinde öncelikli olarak uyar-kaldır sisteminin benimsendiği görülmektedir. Eser sahibi veyahut doğrudan/dolayı olarak hak sahiplerinin, FSEK kapsamında doğan haklarının ihlali halinde öncelikli olarak içerik sağlayıcısına başvurarak üç günlük süre içerisinde ilgili içeriğin internet ortamından çıkartılmasını talep edecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, 5651 s. Kanun kapsamında da sınırı çizildiği üzere, uyarının “içerik” sağlayıcısına gerçekten de ulaşması gerekliliğidir. Aksi takdirde yetkisi olmayan bir merciiye yapılan veyahut tamamen eksik bir başvuru halinde, usulen eksiklik olduğu ileri sürülebilecektir.
Değinilmesi gereken diğer bir husus ise, usulen eksiksiz bir başvuru neticesinde ihlale konu eserin içerikten çıkarılmamasının sonuçlarıdır. Bu bağlamda ilgili üç günlük süre geçtiği takdirde, izlenmesi gereken yol 5846 s. Kanunun ek 4. maddesinin devamında düzenlenmektedir. Şöyle ki;
“İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir.”
Bu bağlamda usulüne uygun bir başvuru sonrası ihlale devam edilmesi durumunda yetkili Cumhuriyet savcısına başvuru yapılacaktır. Cumhuriyet savcısı ihlalin varlığına kanaat getirdiği takdirde, sağlayıcı bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmeti durduracaktır. Sonuç olarak ise, fikri haklara ilişkin ihlal önlenecektir.
D. İHTAR (BİLDİRİM) AŞAMASI
Bildirim aşamasında içerik, yer ve erişim sağlayıcısının iletişim bilgilerini herkese açık bir biçimde kendilerine ait internet ortamında tutması gerektiği için bildirim kanalı ve bilgilerine ulaşmak mümkündür. Zira 5651 s. Kanun’un 3. maddesi kapsamında;
“İçerik, yer ve erişim sağlayıcıları, yönetmelikle belirlenen esas ve usuller çerçevesinde tanıtıcı bilgilerini kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak bulundurmakla yükümlüdür.”
Bu durumda ihtar aşamasında yer sağlayıcı üzerinden bildirim yapılabilen internet ortamları ile sadece bildirim için gerekli bilgilerin olduğu internet ortamlarının ayrılması gerekmektedir.
I) Yer Sağlayıcı Üzerinden Bildirim Yapılması
Kullanıcı sayısı milyonları, içerikleri ise milyarları bulan birtakım sosyal mecraların, Avrupa genelinde de benimsenen uyar-kaldır sistemini kullandığı görülmektedir. Bu bağlamda uyarının yer sağlayıcısının kendi geliştirdiği prosedür üzerinden yapılması da mümkün olabilecektir. Bu sebeple ihlalin nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğine dair gerekli birtakım bilgi ve belgelerin ilgili yer sağlayıcıya kendi bildirim ağı üzerinden iletilmesi mümkündür. Teferruatlı ihtar aşamasıyla karşılaştırıldığı takdirde hem zaman hem de verimli sonuç alınması açısından çok daha pratik olduğu görülmektedir. Örnek olarak Youtube gibi çoğu içeriğin eser niteliğinde olabileceği bir platformda, kendi telif bildirim sistemi ile çok kısa bir süre içerisinde inceleme yapıldığı ve verimli sonuçlar alındığı görülmektedir.
II) İhtar Yoluyla Bildirim Yapılması
Kendine özgü bir bildirim ağı bulunmayan siteler için ise ihtar çekerek bu bildirim yapılabilmektedir. İhtarnamenin hak sahipliği, eserin künyesi, hak ihlaline konu URL adresi gibi herkes tarafından anlaşılabilecek ve eksiksiz bir biçimde bütün verileri içerir şekilde düzenlenmiş olması ileride öne sürülebilecek itirazların da önünü kesecektir. İlgili site yetkilisine de ihtarnamenin doğru kanaldan ulaştırılması verimli sonuç alınmasında etken rol oynayacaktır. Somut durumun şart ve şekline göre site yetkilisinin ve iletişim kanalının tespiti farklılık gösterecektir. İhlale konu içeriğin, internet ortamından çıkartılmaması durumunda savcılık aşamasında bildirimin sarih ve eksiksiz bir biçimde yapılıp, yetkili kişiye ulaştığının da ispatının yapılabilmesi için ihtar aşamasının son derece dikkatle yapılması önem arz etmektedir.
E. SONUÇ
Giderek gelişen ve genişleyen internet ağının, giderek hukuki ihlallere sebebiyet vermektedir. Bu durumda en önemli tedbirin internet süjelerinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. İnternet ortamında fikri hakların ihlal edilmesi durumunda ise kimi zaman saatlik farklar hayati önem arz edebilmektedir. Bu durumda önceliğin hızlıca ihlale konu içeriğin internet ortamından çıkartılmasıdır. Uyar-kaldır sisteminin, sadece ihlali önlemek açısından yapıldığı ve ihlalin son bulmasına kadar olan zararların tazmin edilebilme hakkının da saklı bulunduğunun altı çizilmesi gerekmektedir.
İhlallerin tespiti ve engellenmesi hususunda uyar-kaldır sisteminin zaman geçtikçe çok daha pratik ve işlevsel bir hal almasını mümkün olduğu ve giderek kullanımının yaygınlaşacağı düşünülmektedir. Bu durumda, gerekli kanuni düzenlemelerin yanı sıra içtihat birliği ile birlikte boşlukların ve uygulamada karşılaşılan sorunların giderilmesi ile çok daha hızlı sonuçlar alınabilecektir.
Sanat Hukuku Enstitüsü
Yönetim Kurulu Üyesi
Stj. Av. Taylan Ege Günel
KAYNAKÇA
“Uyar – Kaldır Nedir?”, Erişim adresi: “https://www.yaybir.org.tr/bilgi-bankasi/uyar-kaldir-sistemi/” 18.07.2021 tarihinde esinlenilmiştir.
Kocabey, D. “Internette Fikrî Hakların Korunması” (Yüksek Lisans Tezi, T.C. Ankara Üniversitesi,2004)
Başlar, Y. “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Ek Madde 4 Hükmünün İhlali Suçları” (Makale, Dergipark, 2018), Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/996607 19.07.2021 tarihinde esinlenilmiştir.
Comments