GİRİŞ
Teknolojinin hızlı gelişimi ve şirketler arası rekabetin doğru orantıda artışı ile birlikte çeşitli bilgi aktarım yolları ortaya çıkmıştır. İşletmeler genellikle sahip oldukları birikimi, Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında koruma yoluna gitse de, bazı bilgi ve birikimler, korunabilirlik şartlarını taşımadığı için veyahut sair sebeplerle tescili tercih edilmediği için başka yollarla koruma altına alınmak istenmiştir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, işletmeler arasında hızlı şekilde bilgi ve tecrübe aktarımının sağlanması hedeflenmiş, bu anlamda Know-how kavramı büyük önem kazanmıştır.
Know-how, uzun yıllar patent lisans sözleşmesinin bir unsuru olarak görülmüş ancak iktisadi ve ticari hayatta bilinirlik ve önem kazanmasıyla çeşitli sözleşmelerdeki bir unsur olmaktan kurtulmuş ve kendine özgü nitelikte ayrı bir sözleşmede varlık bulmuştur. [1]
Günümüzde halen hızla gelişen teknoloji, Know-how sözleşmelerinin hukuki niteliği ve hangi kapsamda koruma alanı bulabileceği tartışmalarını daha da önemli bir noktaya taşımaktadır.
I. KNOW - HOW KAVRAMININ TANIMI
“Know-how” İngilizce kökenli, uluslararası bir terim olup genellikle ‘’teknik bilgi’’, ‘’püf noktası’’ olarak çevrilmekte ancak Türk doktrininde de çoğunlukla aynen kullanımı tercih edilmektedir. Know-how kavramının tanımı kanunlarda yer almamakta, ayrıca bu konuda doktrinde de fikir birliği bulunmamaktadır. Bu hususta, ulusal ve uluslararası birkaç görüşe yer vermek gerekirse:
Uluslararası Sınai Hakların Korunması Birliği’ne göre know-how; idari, mali, ticari, teknik veya başka bir özellikte, bir işletmenin yahut bir meslek kolunun pratik olarak işine yarayacak bilgi ve tecrübelerdir. [2]
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO), sınaî mülkiyet ile ilgili tekniğin kullanılmasına yarayan bilgi ya da üretim yöntemlerini know-how olarak tanımlamaktadır. [3]
Uluslararası Fikrî Mülkiyet Hakları Koruma Derneği’ne göre know-how, bir işletmenin iktisadi değer elde etmesine yarayan, patente bağlanabilme özelliğinin önemli olmadığı, yenilikçi bilgi ve becerilerin tümüdür. [4]
Ülkemizde know-how teriminin tanımı, Rekabet Kurulu tarafından yürürlüğe sokulan 2002/2 nolu Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nde yer almaktadır. İlgili Tebliğin 3 üncü maddesinde know-how ‘Sağlayıcının tecrübe, denemeleri sonucu elde ettiği ve patentli olmayan, uygulamaya yönelik, gizli, esaslı ve belirlenmiş bilgi paketi’ anlamına gelir.
Bu tanımdaki; "gizli" kavramı, know-how’ın bir bütün halinde veya parçaları tam olarak bir araya getirildiğinde ve birleştirildiğinde dahi herkes tarafından bilinmemesini ya da kolaylıkla erişilebilir olmamasını, "esaslı" kavramı, know-how’ın, anlaşma konusu malların veya hizmetlerin kullanılması, satımı veya yeniden satımı bakımından alıcı için vazgeçilmez bilgiler içermesini, "belirlenmiş" kavramı, know-how'ın, gizli ve esaslı olma şartlarını taşıdığını doğrulayabilmek için, yeterince geniş kapsamlı ve ayrıntılı bir şekilde tanımlanmış olmasını ifade eder’ şeklinde tanımlanmaktadır. [5]
II. KNOW-HOW SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI
Know-how sözleşmesinin temel unsurları şunlardır: [6]
i. Know-how teknik ve ekonomik (ticari) alandaki bilgilerden oluşur.
ii. Know-how herkesin kolayca elde etmesi mümkün olmayan bilgilerden oluşur.
iii. Know-how’ı oluşturan bilgilerin patent alınarak korunmamış olması gerekir.
iv. Know-how niteliğindeki bilgiler üçüncü kişilere aktarılabilir bilgiler olmalıdır.
III. KNOW-HOW SÖZLEŞMESİNİN TÜRLERİ
Know-how sözleşmesinin kanunda düzenlenmemesi sebebiyle farklı başlıklar altında incelendiği görülmekle birlikte esas olarak şu ayrımlardan bahsedilebilir:
1. Yalın Know-How Sözleşmeleri / İnhisari (Münhasır) Know-How Sözleşmeleri
Yalın (basit) know-how sözleşmesinde, know-how veren know-how’ı kendisi kullanabileceği gibi üçüncü kişilere de kullandırabilme imkânına sahiptir.
İnhisarî know-how sözleşmesinde, know-how verenin sözleşme konusu know-how'ı kendisinin kullanmayacağı gibi, üçüncü kişilere de kullandırmayacağı veya lisans alan yanında kendisinin de kullanabileceği kararlaştırılmaktadır.[7]
2. Geçici / Sürekli Know-How Sözleşmeleri
Know-how’ın patent ettirilebilir olması zorunlu olmamakla birlikte, patent ettirilebilir bir buluşu ifade etmesi de mümkündür.
Know-how’ın patente konu bir buluşu içermesi durumunda genellikle know-how sözleşmesi, patent-lisans sözleşmesinin bir ön aşamasını ifade eder. Çünkü böyle bir durumda know-how patent ile belgelenerek ilan edilmediği için mutlak bir hakkı ifade etmez ve bu sebeple patent- lisans sözleşmesi de değildir. Böyle bir durumda taraflar sözleşme konusunu daha sonra patent ettirilmek şartıyla kararlaştırmışlarsa ‘geçici know-how sözleşmesi’nden söz edilir.
Know-how’ın bir patent veya faydalı model konusu olması halinde know-how sahibi, buluşunu sınaî bir hak konusu yapmakta serbesttir. Know-how veren ve alan aralarında anlaşarak know- how’ı sınaî bir hak konusu yapmayabilirler. Know-how veren, know-how’ını sınaî bir hak konusu yapmaması karşılığında know-how alandan bir bedel talep edebilir. Bu şekilde akdedilen sözleşmeye ise ‘sürekli (telafi edici) know-how sözleşmesi’ denir.[8]
Sınaî bilgilerin henüz patent başvurusu yapılmadan veya yapılmış olan başvuru sonuçlanmadan know-how sözleşmesine konu olduğu hallerde yapılan patent başvurusu olumlu sonuçlanırsa sözleşme patent-lisans sözleşmesi niteliği kazanacağından know-how sözleşmesi geçici nitelik taşır. Patent başvurusunun yapılmadığı veya yapılan başvurunun olumsuz sonuçlandığı hallerde de sözleşme know-how sözleşmesi olarak varlığını sürdürmeye devam eder. [9]
3. Basit / Karma Know-How Sözleşmeleri
Basit know-how sözleşmeleri, diğer bir adıyla ‘’saf know-how sözleşmeleri’’, know-how’ın karşı tarafa aktarılmasını konu edinen sözleşmelerdir.
Karma know-how sözleşmeleri ise know-how’ın açıklanması unsuru ile birlikte başka sözleşme türlerinin bağımsızlıklarını kaybederek bir araya gelmesiyle oluşur. Genellikle know- how ile sınai haklar (özellikle patent) karma sözleşme oluşturur. Hatta know-how olmadan patentin etkili kullanılması mümkün olmadığından patentin uygulanmasına ilişkin know-how, patent sözleşmelerinde sıkça yer almaktadır. [10]
IV. KNOW-HOW SÖZLEŞMESİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
Know-how sözleşmesi, kanunda tanımlanmaması sebebiyle isimsiz sözleşmeler arasında sayılabilecektir. Doktrinde, kanunda düzenlenen sözleşmeler arasında; satım, ürün kirası, hizmet ve vekalet sözleşmesi vb. hükümlerinin kıyasen uygulanabileceği yönünde görüşler bulunmaktadır. Ayrıca doktrinde, know-how sözleşmesinin hukuki niteliğinin tespitinde, üzerinde herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hakkın bulunup bulunmamasına göre şekillenen çeşitli görüşler de mevcuttur.
Ağırlıklı görüşe göre; know-how, fiili bir durum niteliğinde olup satış sözleşmesinin konusunu oluşturabilecek bir mal veya hak değildir.[11]
Sözleşmenin konusu açısından bakıldığında, know-how sözleşmesinin konusunu maddi olmayan hak niteliğine ulaşmamış ekonomik menfaatlerin oluşturduğu, buna karşılık ürün kirasında ise sözleşmenin konusunu kullanılabilir şeyler ve hakların oluşturduğu, bu sebeple know-how sözleşmesinin ürün kirası olarak da nitelendirilemeyeceği belirtilmektedir. [12]
Özellikle, Know-how’ı oluşturan gizli olmayan bilgiler üzerinde sahiplerinin mutlak bir hakkı bulunmadığı, bu nedenle gizli olmayan know-how’ın mülkiyet hakkı ya da kişilik hakkı gibi mutlak bir hakkın konusu olmayıp bu anlamda bir koruma imkânına sahip bulunmadığı ifade edilmektedir. [13]
Gürzumar, gizli teknik bilgi ve deneyimin aktarımını içeren sözleşmeyi lisans sözleşmesi altında incelemeyi uygun görmüş, gizli olmayan know-how’ın aktarımını konu alan sözleşmenin ise vekâlet sözleşmesinin altında ele alınmasının uygun olacağını değerlendirmiştir. [14]
Kırca, know-how içeren sözleşmenin konusu olan know-how’ın başkasına aktarıldıktan sonra geri verilmeye elverişli olmadığını, sözleşme sona erdikten sonra bunların kullanımının önüne geçilemeyeceğini gerekçe göstererek know-how içeren sözleşmeleri kendine özgü (sui generis) sözleşme olarak görmektedir. [15]
Erbay, bir haktan bahsedilebilmesi için bir olgunun hukuk düzenince hak olarak tanınması gerektiği, bir şeyin ancak hukuk düzeni tarafından hak olarak düzenlendikten sonra hak olarak telakki edilebileceği, maddi olmayan şeylerin hukuken mal vasfına prensip olarak sahip olmadığından sadece hukuk düzeni tarafından belirlenen sınırlı sayıda gayri maddi şeylerin hukuken korunacağını gerekçe göstererek know-how’ın sınaî bir hak olarak değerlendirilemeyeceği görüşündedir. [16]
Karahan/Suluk/Saraç/Nal’a göre ise mutlak anlamda sır niteliği taşıyan know-how’lara özel bir fikrî mülkiyet koruması tanınması beklenebilecektir. [17]
SONUÇ
Teknolojinin hızlı ve sürekli değişimi piyasa koşullarıyla birlikte düşünüldüğünde, Know-how sözleşmelerinin kaçınılmaz biçimde artacağı düşüncesi; bu hususta çıkabilecek uyuşmazlıklarda hangi hükümlerin uygulanacağı, hangi kapsamda koruma alanı bulacağı tartışmalarını da fazlasıyla gündeme getirmektedir. Know-how kanun hükmüyle korunmadığından, her know-how sözleşmesi kendi içerisinde değerlendirilecek, kanunda düzenlenen sözleşme tipleri ayrıca incelenip kıyasen uygulanabilirliği mümkün olabilecektir.
Sanat Hukuku Enstitüsü
Direktör
Stj. Av. Gamze Elif OKŞAŞ
KAYNAKÇA
BARUTCU, Nihansu, Know-How Sözleşmesi ve Tarafların Hak ve Borçları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2021 YILDIRIM, Muaz Mücahit, Know-How Sözleşmeleri, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi / 1 (Şubat 2018)
DİPNOTLAR
[1] BARUTCU, Nihansu, Know-How Sözleşmesi ve Tarafların Hak ve Borçları, s.1
[2] ÖĞÜZ, Tufan: Know-How Sözleşmesi, 2.Baskı, İstanbul 2018, s. 10 ve aynı sayfada dp. 37
[3] BAKIRCI, M. Enes, Teknoloji Transferlerinde Patent ve Know-How Lisans Sözleşmeleri, İstanbul 2001, s. 12
[4] ÖZEN, M. Murat, Uluslararası Teknoloji Transferi Sözleşmeleri: Franchise – Lisans – Joint Venture, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Bölümü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1996, s. 11
[5] Rekabet Kurulu tarafından yürürlüğe sokulan 2002/2 nolu Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği için bkz. <https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/listeicerik/teblig35-pdf>
[6] KIRCA, Çiğdem, ‘Know-How Sözleşmesinin Hukuki Niteliği’: Karayalçın, Yaşar (Editör) (1998) Prof. Dr. Ali Bozer’e Armağan, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları. s. 245-247
[7] KIRCA, s.253
[8] ERBAY, İsmail (2002) Know-How Sözleşmesi, 1. Baskı, Ankara, Yetkin Yayıncılık, s. 107-108
[9] ÖĞÜZ, s. 67
[10] ERBAY, s. 106-107; ÖĞÜZ, s. 73
[11] KIRCA, s. 133
[12] ERBAY, s. 125
[13] KIRCA, s. 248
[14] BAŞ, Mustafa (2000) Teknik Bilgi (Know-How) Lisans Sözleşmesi, 1. Baskı, Ankara, Yetkin Yayıncılık s. 69; GÜRZUMAR, Osman Berat (1995) Franchise Sözleşmeleri ve Bu Sözleşmelerin Temelini Oluşturan ‘Sistem’lerin Hukuken Korunması, 1. Baskı, İstanbul, Beta Yayınları, s. 100 vd.
[15] KIRCA, s. 249 vd.; BAŞ, s. 69
[16] ERBAY, s. 79
[17] KARAHAN, Sami /SULUK, Cahit /SARAÇ, Tahir /NAL, Tahir, Fikri Mülkiyet Hukuku, 3. Baskı, Ankara 2012, s. 401
Comments